“Çocuklar niçin tırnak yer?” başlıklı yazımı okuyan iki çocuk anası bir okurumuzdan mail aldım. Kendisinin izni olmadığı için adını ve mailin detaylarını aktarmak istemiyorum. 3 yaşlarında bir oğlu ve yeni bir bebeği olan okurum da birçok ebeveyn benzer biçimde çocuğunun tırnaklarını yemesinden şikayetçiydi. Tırnak yeme sorununa ilişkin yazımızı okuyup çocuğunu gözlemlemeye başlayınca aslolan probleminin oğlunda ‘yalnız kalma, terk edilme‘ korkusu bulunduğunu keşfetmiş. “Yazınızı okurken ağladım” diyen sevgili okurum çocuğuna iyi mi destek olabileceğini sormuş. Çocuğunda terk edilme, yalnız kalma korkusu yaşayan başka ailelere de yol gösterici olması adına bir derleme yapmak istedim. Buyrun başlamış olalım!
Keşke çocuklarımızı yetiştirirken her şey muhteşem olsa da asla hata yapmasak fakat bu şekilde bir gerçeklik yok. İşe ebeveyn da olsanız hata yapabileceğinizi kabul ederek adım atmak koşul. Sonrasında çocuğunuzda ve çocuğunuzla olan bir problem bir bozulma seziyorsanız talihli olduğunuzu bilin. Bu sebeple ortada problemler varken asla problem olmadığını sanmanın maliyeti oldukca acı olabilir. Probleminin varlığını kabul edip kolları sıvarsanız yüzde 50’yi başından başarmış olmuş olursunuz.
Çocuklarda terk edilme, yalnız kalma korkusu oldukca erken yaşlarda başlayabilir. Okurumuzun yaşamış olduğu durumda olduğu benzer biçimde 3 yaşlarında bir çocuk oldukca şiddetli terk edilme, yalnız kalma korkusu yaşayabilir. Hissettiklerini anlatamasa da hareketleriyle durumunu oldukca net ortaya koyabilir.
Örneğin;
– Ailesinden bilhassa de annesinden asla ayrılmak istemez.
– Yalnız yatamaz.
– Bir odada dahi yalnız kalmayı reddeder.
– Okul, kreş vs. benzer biçimde ortamlara girmeyi reddeder.
– Gece uykusu düzensiz olur.
– Hırçınlaşır ya da içine kapanır.
– Özgüvensiz bir profil çizerler, denemekten korkarlar.
– Arkadaşlık kurmakta zorlanır, kardeşine karşı hiddet ve reddetme içinde olabilir.
Peki ne oluyor da bu yaşta bir çocukta terk edilme korkusu gelişiyor?
Ne yazık ki bu probleminin yanıtı biz yetişkinlerin yanlış davranışlarında gizli saklı.
Çocuklar terk edilme, yalnız kalma benzer biçimde korkuları yaşıtlarından değil biz yetişkinlerden öğrenirler. Biz yetişkinlerin çocuklarımızdan ayrılma şeklimiz onlarda yalnız kalabilme kabiliyeti geliştirebileceği benzer biçimde, yalnız kalamama, terk edilme hissi benzer biçimde korkular geliştirmelerine de niçin olabilir.
Eğer anne babalar ve bakımdan görevli öteki yetişkinler çocukla doğru şekilde ayrılmıyorsa bu onda kaygı, kaygı ve korku yaratır.
Mesela,
– Ebeveynlerden biri ‘aman uyanmadan kaçayım da ağlamasın’ diye çocuk uyurken onu evde başka birileriyle bırakırsa.
– Evladınız siz ondan ayrılırken ağlamasına ve aşırı tepki göstermesine rağmen onu bırakıp gitmişseniz.
– Ayrılma anında ağlamaması için ona kızmış, tehdit etmik ya da telkinde bulunmuşsanız.
– Yapmamasını istediğiniz bir davranışı ortadan kaldırmak için ‘bak giderim başkasının anası olurum. Başka evlatları severim vs.’ benzer biçimde sözler sarf etmişseniz.
– Sizin dışınızda başka bir erişkin devamlı çocuğa anne ve babasının gitmesiyle ilgili latife, komiklik, korkutma vs. yapıyorsa.
Çocuklarda ayrılma korkusu gelişir. Okurumuzun yaşamış olduğu benzer biçimde ayrılma korkusu yaşayan bir çocuğun durumu yeni bir kardeşin doğumuyla kronik bir soruna dönüşebilir. Annesinin gidip dönmeyeceği endişesi tek bir gece bile ondan ayrı kaldığında pekişebilir.
Peki tekrardan güvenli bağlanmayı sağlamak için neler yapılabilir?
İşe çocuğunuzun korkularını ‘konuşmayarak’ başlamalısınız. Bu tip sorunları çocuğunuzla konuşarak aşamayacağınızı ilin. Ufak yaş grubundaki bu tip evlatları sadece anne ve babanın güvenli davranışları rahatlatır.
Bu tip problemler yaşayan evlatları anne ve babalar kendi hayatlarına dahil etmelidirler. Demek istediğim çocuğunuzu götürebileceğiniz her yere götürün. ‘Çocukla zor olur şimdi’ deyip onu geride bırakmayın. Birazcık daha çok süre almasa da örneğin alışverişe onu da götürün, doktora gelmesine izin verin. Evladınız sizin hayatınıza dahil oldukça insanların değişik bölgelere gidip döndüğünü kanıtsar ve normalleştirir.
Eğer hakikaten çocuğunuzdan ayrılmanıza niçin olacak bir durum var ise bunu ne olursa olsun ona anlatın. Rahat cümlelerle niçin gittiğinizi, niçin onun gelemeyeceğini ve ne olursa olsun geri döneceğinizi sakince anlatın. Ayrılıkları kolaylaştırmasına destek olun. Örneğin, ‘Sen bana 3 tane fotoğraf çiz, ben de sana 3 tane fotoğraf çizeyim döndüğümde resimleri değiştirelim’ deyin. Bu onun kafasında sizin dönüşünüzü somutlaştırır ve süreci kolay atlatmasına destek sunar.
Günlük rutininizde çocuklarınızdan yardım alın. Çocuğunuzla paylaşacaklarınızın bir sınırı olmadığını bilin. Ona fiziken ve ruhen zarar verebilecek şeylerin dışındaki her şeye dahil olmasını sağlayın. Bırakın masayı hazırlasın, çamaşırları asmanıza destek olsun. Yaratıcılığınıza güvenin. Çocuklarınızla geçirdiğiniz her mutlu an size de iyi gelecektir. Hatırlayın! Kendini kıymetli hisseden evlatların özgüvenleri gelişir.
Ve en önemlisi ‘gülün, güldürün.’
Mutlu olan çocuklar ailelerine güvenli bağlanırlar. Siz oldukca gülün siz güldükçe onlar da mutlu ve güvenli olacaklar.
Siz kendinizi rahat ve mutlu hissederseniz çocuklarınız kaygı duymaz. Kaygıdan uzaklaşan çocuklar saplantılı davranışları terk eder.
Deniz Temur’u toplumsal medyadan da takip edebilirsiniz
feysbuk.com/obenimannem
instagram.com/obenimannem