12.01.2022 – ÖYKÜ DOĞA GENÇ
İstanbul Prens Adaları’nın en büyüğü olan Heybeliada’yı konuşalım istiyorum.
Iki yaşımda geldiğim bu adanın hayatımda ki yeri çok başkadır benim için.
Mesela tam bir kültür mozaiği diyebileceğimiz nitelikte bir adadır. Ülke içinde çok az kalan böylesine tarihi ve doğal kalabilmiş yerlerden zevk alıyorsanız Heybeliada’yı da mutlaka görmeli, yaşamalısınız.
Şimdi gelelim çok özel ipuçlarına;
Öncelikle Heybeliada Deniz Lisesi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Heybeliada Deniz Lisesi, deniz harbiyelileri yetiştirilmek üzere 1773 yılında Kasımpaşa’da kurulan en eski Türk liselerinden biridir. 1838 yılında Heybeliada’ya taşınmıştır.İkinci Meşrutiyet’ten sonra; İngiliz Deniz Harp Okulu’ndan modellenen yeni eğitim / öğretim sistemi vardı. Heybeliada Deniz Lisesi son 10 yılda yaşanan siyasi olayların ardından kapandı ve üniversite olarak faaliyetine devam ediyor. Okulun içini gezmeniz mümkün değil ancak adaya vapurla gelirken iskelenin sol tarafında kalan okul muhteşem fotoğlar için emrinize amadedir.
Şimdi sırada Beet Yaakov Sinagogu’nda. Sinagog 1953 yılında inşa edilmiş, çünkü 1940’lı yıllarda adada yaz aylarını geçiren 250’den fazla Yahudi aile bulunuyordu. 1997 Yılına kadar sinagog yaz aylarında her gün açıktı. Birçok Yahudi ailenin adadan taşınması ile artık sadece belirli günlerde açık oluyor. Sizin adada olduğunuzda umarım açıktır ve bu tarihi yapıyı içerden de görme şansınız olur.
İsmet İnönü Müzesi, Aslen Mavromatakis Konağı olarak bilinen Heybeliada’daki konak, şimdi Türkiye’nin ilk Başbakanı ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün ailesi tarafından desteklenen İnönü Vakfı’na ait bir müze kullanılmaktadır. İsmet Paşa, bu eve 1924 yılında bir hastalığını atlatabilmek için taşınır. Sonraları orada sağlığına kavuşan Paşa evi yazlık olarak kiralar. İnönüler, 1934 yılında evi satın alır ve Atatürk de aileye yeni ev hediyesi olarak mobilyalar alır. Paşa’nın vefatından sonra Heybeli’deki evi birkaç yıl kapalı kalır. Sonunda aile, evi İnönü Vakfı bünyesinde müze olarak muhafaza etmeye, karar verince restore ettirilir. Ziyaretçi kabulune başlanan müzede İsmet Paşa’nın kamusal ve aile hayatına ait çeşitli objeleri, resimleri ve kişisel hatıralarını görebilirsiniz.
Şimdi sıra adanın en eski ve en ünlü yapısında. Heybeliada Ruhban Okulu, Patrik I. Photius tarafından kurulan Kutsal Üçlü Manastırı’nın bulunduğu yerde yer almaktadır. Osmanlı yönetimi sırasında manastır bakıma muhtaç hale geldi. 1844’te Patrik Germanos IV, manastırı 1 Ekim 1844’te açılan bir ilahiyat okuluna dönüştürdü. 1844 Yılında kurulduğunda, okulun yedi sınıfı, dört lise seviyesi ve üç yüksek seviyesi vardı. 1923 Yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması üzerine yedi sınıflı sistem restore edildi. Heybeliada Semineri’nin üniversiteye bağlanma kararına karşı çıkan Fener Rum Patrikhanesi 1971 yılında okulu kapattı. Ülkemizi ziyaret eden yabancı devlet adamları sıklıkla kapalı olan okulu ziyaret ederek onlar için siyasi ve dini bakımdan ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadırlar. Açılması için ben kendimi bildim bileli görüşmeler devam eder ve ada içinde konuşulur.
Aya Nikola Kilisesi Aziz Nikolaos Rum Ortodoks Kilisesi (Hagios Nikolaos), denizden iki blok ötede, mahallenin ana meydanına hakimdir. Kubbeli kilise, 1857 yılında, hemen hemen tüm erkeklerin denizci ve balıkçı olduğu bir adaya uygun olarak denizcilerin koruyucu azizi Aziz Nikolaos’a adanmıştır. Eski bir Bizans kilisesi kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Sunağın arkasında 1775 yılında ölen Patrik I. Samuel’in mezarı vardır. Kilise, özellikle Heybeliada’da kilisesi olmayan Doğu Ortodoks Ermenileri için ibadet amacıyla kullanılmaktadır. İbadet zamanları hariç ziyaret için açıktır. Ancak bir ibadethane olduğu için giyiminize önem göstermeniz istenir.
Şimdi sıra adanın eski hastanesinde.Heybeliada Sanatoryumu Heybeliada’nın güney tarafındaki Çam Limanına bakan bir tepenin üzerine inşa edilmiştir. Şehir merkezine uzak, çam ormanının ortasında temiz havası ile doktorların özellikle önerdiği bir hastaneydi. 1924 yılında Atatürk’ün talimatıyla kurulmuş. 1940’lı yıllarda idare ve çalışanlar için ayrı binalar yapılmış ve hastanenin tesisleri genişletilmiş. Hastanede İsmet İnönü ve edebiyatçı Rıfat Ilgaz gibi ünlü isimler tedavi gördü. 2005 Yılında ise hastanenin kapatılacağı ve kente nakledileceği açıklandı. Kapatılma nedeni olarak deniz yoluyla ulaşımın zorluğu ve yeterli hasta bulunmaması gösterildi. Çok yazık oldu.
Şimdi ise görmeniz gereken yerler arasında adanın nadide incisi var. Terk-i Dünya (Hagios Spyridon) Manastırı var. Adanın güneybatı kıyısında, Çam Limanı olarak bilinen hilal şeklindeki devasa körfezin batı boynuzunda ki burun üzerinde yer almaktadır. Eskiden Dünya hayatıyla ilişkilerini kesmek isteyen keşişler buraya gelir, uçurumun kenarındaki bu manastıra çekilirler. Keşişler terk-i diyar’a geldikleri için de manastırın adı Terk-i Dünya Manastırı olarak anılmaya başlandı. Bu küçük manastır, 1868’de Arsenios olarak bilinen Trakyalı genç bir keşiş tarafından St. Spyridon’a adanmış basit bir manastır kulübesi olarak kuruldu. Daha sonra Cephalonia büyükşehir piskoposu Embariki Mazarakis, Arsenios’un katolikonu ve rahipler için küçük bir yurt inşa etmesine yardım etti. Manastır 1894 depreminde yıkıldı, ancak daha sonra orijinal boyutunun iki katında yeniden inşa edildi. Peder Arsenios 1905’te öldüğünde manastırının bahçesine gömüldü. Manastır 1954 yılında Patrik Athenagoras tarafından restore edildi.
Değirmenburnu Tabiat Parkı adanın en çok ziyaretçi alan yerlerinden. Değirmenburnu’nda bulunan değirmenin Bizans’a kadar uzanan bir tarihi olduğuna inanılan bir kule imiş. Sonrasında buğday öğütmek amacıyla değirmene çevrilmiş. Çam ormanları ile kaplı parkta daha birçok ağaç türü bulunmaktadır. Parkın içerisinde yürüyüş, piknik, çoçuk parkı ve restoran gibi birçok imkan bulunmaktadır. Eğer ağaçların altında piknik yapacak bir nokta arıyorsanız burayı çok beğeneceksizin. Adanın başka hiçbir noktasında ateş yakılmasına izin verilmez. Orman yangınlarında çok fazla ormanlık alan zarar görmüştür.
Çam limanı Heybeli’nin güney yakasında bulunnmaktadır. Yaz aylarında birçok tekneye ev sahipliği yapan koyda birçok plaj da bulunur. Çam ormanlarıyla kaplı koy deniz sevdalıları ve yürüyüşçülerin tercihleri arasında yer alır. Koyun ilginç ama ispatlanamamış bir diğer özelliği ise yapılan araştırmalar neticesinde doğal olarak değilde insan eliyle yapıldığı düşünülüyor olmasıdır.
Aşıklar yolu ada yürüyüşlerinin vazgeçilmezi olarak bilinir. Heybeliadanın güzel yürüyüş parkurlarından biridir. Parkurun başında başlayan çam kokusu yol boyunca size eşlik eder. Aşıklar yolu denmesinin sebebi çiftlerin bu rotada romantik yürüyüşler yapmasındandır. Yürüyüşünüz esnasında Marmara Deniz’inin tüm manzaralarıda size eşlik eder.
Bayrak Tepesi adanın en yüksek ve ilginç noktalarından biridir. Özellikle akşam İstanbul ışıklarıyla daha da güzelleşen bir manzarası vardır. Tepe’de bulunan banklarda dinlenirken manzaranın büyüsüne kapılabilirsiniz. Ancak yanınızda atıştırmalık ve suyunuzun olmasında fayda var. Tepede café ve bakkal bulunmuyor.
Umarım adayı ziyaret eder ve bu güzel noktaları sizlerde görürsünüz. Gelenlerden adalılar olarak tek isteğimiz; TEMİZ BIRAKIN ve ORMAN YANGINLARINA karşı çok ama çok dikkatli olun.
Sevgiyle kalın.