Konumuz ne kadar halk arasında sandviç olsa da, Türk Dil Kurumu sözlüğü, benim de kullandığım gibi SANDÖVİÇ yazmanın doğru olduğunu belirtmektedir.
Haruki Murakami’nin bir kitabında yapılan sandöviçler, bir yeniyor, bir ağız şapırdatılıyor ki içiniz gider. Pembeli şişman kız var. Muhasebeciye gece mesailerinde kahve ile birlikte sandöviçleri sepette sunuyor. Ekoseli örtüsü bile var. Kahve de termosta. İşyerinin yaşlısı, benim dişim kesmez oğul, sen ye benimkileri de diyor. Muhasebeci bir başlıyor yemeğe, salatalığı şöyle kıtırmış, peyniri böyle yağlıymış, marulu pek gevrekmiş. Bu devirde böylesi bulunmuyor bile diyor. Pembeli şişmanın yanakları kızarıyor övgülerden, mutlu oluyor. Eee. diyor, benim sandviçim başka olur. Dedemden öğrendim diyor.
Sandöviç benim için bir çeşit yenilebilir legodur fakat; yediğinizde malzemesi zevkten “mmmmmm” sesi çıkarttırmıyorsa sandöviçi iyi yapamamışsınız demektir. Bence iyi bir sandöviçin içinde mutlaka kremamsı bir şey olmalı. Labne, süzme yoğurt, mayonez, Rus Salatası, ranch sos, zeytin ezmesi, krem peynir gibi.
Abur cubur atıştırmayı iki cips tanesinden ileri götüremeyenler için; en lezzetli ve yapıldığı malzeme ile birlikte en mide dostu, sağlıklı yemektir sandöviç. Tabii ki evde yapılanı makbuldür. Gece atıştırmalarında, ders, iş aralarında, pc, tv başında, piknik spesiyallerinden önce yenildiğinde açlık denilen o meşum ihtiyacı ana yemeğe kadar erteleme işini üstlenir.
Sandöviçin demirbaşları; ekmek ve peynirdir. Diğer malzemeler buzdolabının birikimine sizin de hayal gücünüze kalmıştır. Gün içerisinde en az bir kez sandviç tüketen biri olarak engin tecrübelerimden bir dizi dipnot sunmak isterim.
-Yirmi kişilik yemek yapma pratiğine sahip biri olarak sandöviçin , ekmek arasının hayat kurtarıcılığını seviyorum galiba
Çavdar, tam buğday ve somun ekmek ile yapmış olduğum spesiyal denemeleri gayet başaralı sonuçlar verdi. Mide dostu olsun diyorsanız, çavdar ve tam buğday ideal.
Somun ekmek lezzeti tutkunlarının alışkanlıklarının değişmesi ise yirmi güne bakar.
Sandöviçin yanında yüz milyon baloncuklu gazoz, ayran, limonata, portakal suyu, iyi demlenmiş ince belli bardakta çay ve kahve çok iyi gider.
Bir çok kaynakta, Dünya haritasına bakıldığında Sandwich adı altında biri Atlas Okyanusu’nun güneyinde, diğeri Hawai’de iki ada grubu görülebilir. Sandöviçe adını veren asıl yer ise İngiltere’de Kuzey Denizi yakınında, Ortaçağın beş büyük limanından biri olan Sandwich kasabasıdır.
Bir 18. yüzyil Aristokratı olan Sandwich 4. Kontu John Montagu, sandöviçin (John Montagu, 4th earl of sandwich) mucidi değil, sadece isim babasıdır. Kendisi kumar masasının başından kalkmamak için sürekli ekmek ve et getirtip bunları bugünkü sandöviç kıvamında yiyordu. Sonraları diğer müşteriler de ona özenip ne yemek istediğini soran garsona “same as Sandwich” (Sandöviç Kontu’nun yediğinin aynısı) demeye başladılar. Gel zaman git zaman bu yiyeceğin ismi Sandwich olarak kaldı ve tüm batı dillerine yayıldı.
Sandöviçe ismini veren Montagu olabilir ama; Onun icat ettiğini söylemek doğru olmaz. Ekmeğin tarihi 6000 yıl öncesine dayanmaktadır. Ekmek pişirmeyi sanat haline getirmiş olan Romalılar’da iki yemek arasında, ekmek arasına konulmuş yiyecekleri ayak üstü yemek adettendi. Ve evet sandöviçin mutlulukla bir iligisi kesinlikle vardı.
Aksini iddia eden lütfen nedenini, tarif göndermek isteyen de tariflerini mail adresime göndersin.
Sevgi ve sandöviçle kalın.