İsviçre, dünyada mamografi taramalarını yasaklayan ilk ülke olarak dikkat çekiyor. Bu karar, mamografilerin meme kanseri taramasında gerekliliğini sorgulayan araştırmaların sonuçlarına dayanıyor. Yapılan çalışmalara göre, mamografi taramalarının meme kanseri ölüm oranları üzerinde doğrudan bir etkisi olmadığı ortaya kondu. Bu durum, mamografi taramalarının güvenilirliği ve gerekliliği konusunda ciddi soru işaretleri yarattı.
Yanlış Pozitif Sonuçlar
Mamografi taramalarında ortaya çıkan “pozitif” sonuçların %50-60’ının yanlış olduğu, yani teşhis konulan vakaların aslında meme kanseri olmadığı belirlenmiştir. Bu durum, birçok kadının gereksiz yere tedavi gördüğünü ve psikolojik olarak yıprandığını göstermektedir. Ayrıca, meme kanseri teşhisi konulan vakaların %50-60’ında, aslında kanserin orada bile olmadığı kanıtlanmıştır.
Muayene Sırasındaki Riskler
Mamografi sırasında memeye uygulanan baskı ve radyasyon da tartışmalı konular arasında yer alıyor. Muayene sırasında memeye 10 kPa (1019 kg/m2) kadar büyük bir ağırlık uygulanarak sıkıştırılması, sağlıklı meme dokusunu olumsuz etkileyebilir. Bunun yanında, hassas meme dokusunun radyasyonla bombalanması, kanserin yayılmasını ve tümör büyümesini tetikleyebilir.
Alternatif Yaklaşımlar ve Diğer Ülkelerdeki Durum
İsviçre’nin bu radikal kararı, Kanada, İtalya, İskoçya ve Avustralya’nın bazı bölgelerinde de mamografi taramalarının askıya alınmasına yol açtı. Bu ülkeler de benzer endişelerle tarama hizmetlerini durdurmayı değerlendirmektedir.
Yapılan 690.000 kayıt üzerindeki bir çalışma, mamografi sonrası tamamen sağlıklı kadınlarda çok sayıda meme kanserinin görüldüğünü göstermektedir. Bu bulgular, mamografi taramalarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
İsviçre’nin mamografiyi yasaklaması, sağlık taramalarının etkinliği ve güvenilirliği konusunda global bir tartışma başlatmıştır. Yanlış pozitif sonuçlar, muayene sırasındaki riskler ve gereksiz tedavilerin önlenmesi, mamografi taramalarının gelecekte nasıl ele alınacağını belirleyecektir. Diğer ülkeler de bu tartışmaları yakından takip etmekte ve benzer kararlar alma yoluna gitmektedir.
İsviçre’nin bu cesur adımı, sağlık politikalarının ve tarama programlarının sürekli bilimsel veriler ışığında güncellenmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.